Kanser, dünyada en sık görülen hastalıklardan biri. Akciğer
kanseri de yaygın olarak görülen kanser türlerinin başında geliyor.
Nev Sağlık Grubu Göğüs
Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Elif Yaldız, 1-30 Kasım Akciğer Farkındalık
Ayı kapsamında önemli bilgiler aktardı.
Uzm. Dr. Elif Yaldız,
“Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi’nden alınan verilere göre akciğer
kanseri erkeklerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olup, yıllık beklenen
yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bindir” hatırlatmasında bulundu.
“Erkeklerde en sık görülen
kanser türü”
Uzm. Dr. Elif Yaldız,
“Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması
sonucunda ortaya çıkar. Kontrolsüz bir şekilde bölünen hasarlı hücreler,
sonunda organların düzgün çalışmasını engelleyen doku kitleleri veya tümörleri
oluşturur. Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya
lenfatik sistem ya da kan yoluyla diğer doku ve organlara yayılabilir. Akciğer
kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir ölüm
nedenidir. Dünya genelinde ve Amerika’da hem erkeklerde hem de kadınlarda
kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca
1/5’inden (%19.4) sorumludur. Bu sayı her yıl meme, kolon ve prostat
kanserinden dolayı kaybedilen hasta sayısı toplamından daha yüksektir. Akciğer
kanserleri başlıca iki gruba ayrılır: Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve
küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK). Bu sınıflandırma tümörün
mikroskobik görüntüsüne dayanarak yapılır. Bu iki tip kanserin büyüme hızları,
yayılımları ve tedavileri farklıdır” dedi.
“Sigara kanser
riskini 30 kat artırıyor”
Uzm. Dr. Elif Yaldız,
“Akciğerlerimiz dışarıya açılan bir organdır ve dış ortam havasını kullanır. Bu
nedenle nefes ile alınan havadaki her türlü madde sağlığımızı etkileyebilir”
dedi.
“Sigara kullanımı, akciğer
kanserinin en sık görülen nedenidir” diyen Yaldız, “Günlük içilen sigara
sayısı, sigara içme süresi, erken başlama yaşı, dumanı derin çekme ve katran
miktarı ile kanser gelişme riski artar. Sigara dumanında 4000’den fazla kimyasal
ve 70’den fazla kanser oluşumuna neden olan madde olduğu bilinmektedir. Sigara
dumanına pasif olarak maruz kalınması da akciğer kanseri riskini
arttırmaktadır. Kendileri sigara içmedikleri halde ev veya işyerlerinde
pasif olarak dumana maruz kalan kişilerde akciğer kanseri gelişme riski %20-30
artmaktadır. Düşük tar içeren ‘light’ sigaraların kullanımının kanser riskinde
azalmaya neden olduğu kanıtlanmamıştır. Puro içenlerde risk 3 kat, pipo
kullananlarda 8 kat artmaktadır. Akciğer kanseri hiç sigara kullanmamış
kişilerde de görülebilmektedir. Tüm akciğer kanserleri hastaların %15’ini
sigara içmeyenler oluşturmaktadır” ifadelerinde bulundu.
“Akciğer kanserinin
belirtileri nelerdir?”
“Ne yazık ki hastalığın erken
döneminde hastaların genellikle bir şikâyeti olmaz ya da mevcut şikayetler
hastalar tarafından önemsenmez” diyen Yaldız, “Öksürük ve halsizlik gibi
şikayetler olsa bile bu şikayetlerin başka nedenlere bağlı olduğu düşünülebilir.
Özellikle sigara içen insanlar öksürüklerinin sigaraya bağlı olduğunu düşünerek
dikkate almayabilir. Bu durum hastalığı tehlikeli yapan en önemli özelliğidir.
Hastaların çok az bir kısmında tanı sırasında herhangi bir belirtiye rastlanmaz
ve bu hastalar genellikle başka bir nedenle çekilen akciğer grafisi sonrası
tanı alırlar. Tümörün kendisinin ve göğüs içi yayılımına bağlı en sık görülen
belirtiler; Devamlı yoğun öksürük, göğüs, omuz ve sırt ağrısı, balgam miktar ve
renginde değişme, kanlı balgam ve kan tükürme, nefes darlığı, ses kısıklığı,
yutma bozukluğu, boyun ve yüzde şişlik, göz kapağında düşme, hışıltılı solunum,
tekrarlayan bronşit veya zatürre atakları. Eğer akciğer kanseri göğüs kafesi
dışına yayılmışsa şikayetler vücudun başka yerleri ile ilgili olabilir. Baş
ağrısı, bulantı-kusma, denge bozukluğu, baygınlık, hafıza kaybı, cilt altı
şişlikler, kemik veya eklem ağrısı, kemik kırıkları, genel halsizlik, kanama-
pıhtılaşma bozuklukları, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, yorgunluk…”
şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Akciğer kanserinin tanısı
nasıl konulur?”
Uzm. Dr. Elif Yaldız, “Göğüs hastalıkları bölümüne şikayetle başvuranlarda
hekim hastanın tıbbi öyküsünü alır ve sigara kullanımı ve diğer risk
faktörlerini sorgular. Yapılan fizik muayenenin ardından akciğer grafisi ile
birlikte bazı laboratuvar testleri istenir. Muayene ve akciğer grafisi bulguları
ile akciğer kanserinden şüphe edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı
tomografi çekilir. Bilgisayarlı tomografi ile elde edilen üç boyutlu görüntü
sayesinde hastalıklı bölgeye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastaların
çoğunda tanı için akciğerlerden doku parçası alınır. Bu işleme biyopsi adı
verilir. Biyopsiler çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Bazı durumlarda deriyi
geçip akciğer içine doğru bir iğne ilerletilebilir ki bu ‘’iğne biyopsisi’’
olarak adlandırılır. Bazen de biyopsi ‘’bronkoskopi’’ adı verilen işlem ile
elde edilir. Bu işlemde ince ve ucunda bir ışık bulunan bir hortum kullanılarak
akciğerin havayolları incelenir ve küçük doku parçaları alınır. Akciğer
etrafındaki zarda sıvı birikimi olmuşsa buradan iğne biyopsileri alınabilir (torasentez,
plevra biyopsisi). Bir diğer yöntem de dokuların cerrahi yöntemlerle
alınmasıdır (mediastinoskopi, video eşliğinde torakoskopik cerrahi, açık
akciğer biyopsisi). Alınan bu doku parçalarının bir patolog tarafından
incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü akciğer kanseri hücre tipinin kesin olarak
bilinmesi tedaviye yön veren en önemli bilgidir. Yapılan diğer testler
genellikle kanserin vücuttaki yayılımı hakkında bilgi sahibi olmak için
yapılır. Bu testler ise hastanın şikayetlerine göre manyetik rezonans
görüntüleme (MR), kemik sintigrafisi, ultrasonografi veya PET-BT (pozitron
emisyon tomografi) olabilir” dedi.
“Akciğer kanserinin tedavisi
nasıldır?”
Uzm. Dr. Elif Yaldız,
“Tümörün tipi, evresi ve hastanın performans durumu göz önünde bulundurularak
tedavi planı yapılır. Akciğer kanserinin tedavisinin doğru yapılabilmesi için
doğru evreleme şarttır. Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme; sınırlı ve
yaygın hastalık olarak yapılır. Küçük hücre dışı akciğer kanseri ise Evre I-IV
arasında dört evrede değerlendirilir. Evre I, II ve III’ün A ve B olmak üzere
ikişer alt grubu vardır. Evre IV hastalığın en ileri dönemini tanımlamaktadır,
tümörün göğüs kafesi dışındaki organlara yayılımı söz konusudur” diye konuştu.
Çok erken evrede cerrahi
tedavi şansı var
“KHAK (Küçük hücreli akciğer
kanseri) olan hastalarda eğer hastalık çok erken evrede yakalanabilirse cerrahi
tedavi şansı olabilir” diyen Yaldız, “Ancak bu hastaların çoğunda tanı
konulması sırasında hastalık zaten yaygın evrede olup, cerrahi tedavi mümkün
olmamaktadır. Standart tedavi sınırlı evre hastalarda kemoterapi ve radyoterapi
uygulaması, yaygın evrede ise tek basına kemoterapidir. KHDAK(Küçük hücreli
dışı akciğer kanseri) tedavisinde erken evrelerde (evre 1 ve 2 ile bazı evre 3)
önerilen tedavi cerrahidir (ameliyat). İlerlemiş veya başka organlara yayılmış
hastalığı olan çoğu hastada cerrahi uygun bir tedavi yöntemi değildir. Tümörün
boyutuna, yerleşimine ve yaygınlığına göre ameliyatın büyüklüğüne karar
verilir. Akciğer kanserli hastaların %10-35’inde cerrahi tedavi
uygulanabilmektedir, ancak uygulanan cerrahi tedavi her zaman kesin tedavi
anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör,
ameliyat sonrası dönemde ortaya çıkabilmektedir”
Radyoterapi (ışın tedavisi)
Işın tedavisi hakkında da
bilgiler veren Dr. Yaldız, “Radyasyon tedavisi yüksek enerjili X ışınının
kanserli hücrelerin yok edilmesi ve tümörün küçültülmesi için kullanılmasıdır.
Erken evre KHDAK hastalarında cerrahi tedavinin uygulanamadığı durumlarda veya
medikal olarak operasyonun mümkün olamadığı hastalarda küratif amaçlı
radyoterapi uygulanabilir. Ancak sonuçlar cerrahi tedavi kadar iyi değildir.
KHAK’de radyoterapi tümörün beyine yayılımının önlenmesi amacıyla da
kullanılır. Bu “koruyucu beyin ışınlaması’’ olarak adlandırılmaktadır.
Radyoterapi öncesinde, tedavinin yapılacağı klinikte tedavi planlanır. Bu süre
içerisinde tedavi masasında hareketsiz yatan hastanın tedavi alanı, deri
üzerine çizilerek belirlenir. Tedavi odasında kalış süresi 10-30 dakikadır,
tedavi 1-5 dakika sürer. Genellikle tedavi 2-6 hafta devam eder. Tedavi hastayı
radyoaktif hale getirmez, çevredeki insanlara zarar vermez” dedi.
Kemoterapi (ilaç tedavisi)
Dr. Elif Yaldız, Kemoterapi
hakkında da bilgiler verdi. Yaldız, “Kemoterapinin ana ilkesi hastanın normal
hücrelerine zarar vermeden tümör hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını
durdurmaya yöneliktir. Tümör hücrelerine yönelik bir uygulama olsa da özellikle
hızlı çoğalmakta olan normal sağlıklı hücreler de bu uygulamadan zarar
görebilir. Tedaviye bağlı istenmeyen bu yan etkiler arasında bulantı-kusma,
ishal, kemik iliği hücrelerinin baskılanması, saç dökülmesi, böbrek ve
karaciğer fonksiyon bozuklukları, cilt döküntüleri, güneş ışığına hassasiyet
vb. sayılabilir. Kemoterapi uygulanacak bütün hastalara tedavi öncesi verilmesi
düşünülen ilaçların yan etkileri ve bu yan etkilerle baş etme yöntemleri
hakkında bilgi verilir. Hasta bu tedavi boyunca yakından izlenip gözetim
altında tutulur. Kemoterapi, ağızdan hap olarak veya damardan
infüzyon yoluyla uygulanır. Tedavi düzenli aralıklarla, genellikle 3-4 haftada
bir verilir. Bu yaklaşımda amaç; hastanın tekrar güçlenmesine ve sağlıklı
dokuların kendisini yenilemesine olanak sağlanmasıdır” açıklamalarında bulundu.
“Korunmak için neler yapmalı?”
“Akciğer kanseri önlenebilir
bir hastalıktır” diyen Yaldız, “Akciğer kanserlerinin en önemli nedeni tütün ve
tütün ürünlerinin kullanımıdır. Bu nedenle hastalıktan korunmada en önemli
faktör sigaraya başlamanın önlenmesi ve içenlerde bıraktırılmasıdır. Özellikle
gençleri hedef alan koruyucu programlar çok önemlidir. Akciğer kanseri tanısı
olup sigara kullanmaya devam eden hastalar da sigarayı bıraktırma yönünde
cesaretlendirilmelidir. Sigara kullanmaya devam edilmesi bu hastalarda ikinci
bir kanser gelişme riskini ve uygulanan tedavilere bağlı yan etki olasılığını
arttırmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.
-
Uzm. Dr. Elif Yaldız Özgeçmiş
Popüler Yazılar
- Kalp damarlarının incelemesind...
- Kadın sağlığını tehdit eden se...
- Güngör: “Kış aylarında boğaz a...
- Okullarda el, ayak, ağız hasta...
- Ağrılara doğal çözüm: Nöralter...
- AIDS hastalığı tüm dünyada hız...
- Safra kesesi taşları neden olu...
- Hamilelik belirtileri nelerdir...
- Akciğer kanserinin bir numaral...
- Boğaz kuruluğu neden olur? Boğ...