Nev Esentepe Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Kemal Karaağaç, dünya genelinde insan ve toplum sağlığını ciddi derecede tehdit eden ve kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi ölümcül sonuçlara yol açabilen hipertansiyon ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Genelde belirti vermeden ilerleyen hipertansiyonun, ihmal edilmesi durumunda ciddi sorunlara yol açabildiği uyarısında bulunan Dr. Kemal Karaağaç, bu hastalıkla mücadelede erken teşhis ve tedavinin önemine değindi.
Hipertansiyonun ülkemizde de en yaygın ve tehlikeli sağlık probleminin başında geldiğini aktaran Dr. Karaağaç, “Hipertansiyon hastalığını; sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 140 mmHg, diastolik kan basıncının (Küçük tansiyon) 90 mmHg ve daha üzeri olması şeklinde tanımlayabiliriz. Ülkemizde 20 milyona yakın hipertansiyon hastası olduğu, rakamsal verilerle karşımıza çıkıyor. Hipertansiyon tedavi edilmediği takdirde kalp yetmezliği, kalp büyümesi, damarlarda daralma, felç, böbrek yetmezliği ve körlük gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bu hastalıkla mücadelede en önemli adım ise erken teşhis” dedi.
Genetik Faktörler Etkili
Uzm. Dr. Kemal Karaağaç, “Halkımızın tahminen yarıya yakını, bu sorunun bilincindedir. Tansiyon kontrolü, sistolik < 140 mmHg ve diastolik < 90 mmHg olarak tanımlandığında, hipertansiyonlu 100 erkekten 8’inde, 100 kadından 10’unda, kan basıncının kontrol altında tutulduğu bilinmektedir. Bu da tansiyonu adeta bir sessiz katile dönüştürmektedir. Hipertansiyon, damar tıkanıklığına yol açarak, kalp kasında kalınlaşmaya ve kalpten çıkan ana damarın genişlemesine neden olabilir. Gözde küçük kılcal damarlarda kanamalara neden olup, kalıcı görme kaybına ve körlüğe yol açabilir. Küçük kılcal damarlarda ve beyinde kanamaya neden olabilir. Ayrıca beyin damarlarında tıkanıklık yapabilir ve böbrek yetersizliğine neden olabilir. Böylesine önemli sorunlara yol açabilen bu hastalığa karşı bilinçli olmalı ve özellikle yaşam tarzına dikkat etmeliyiz. Çünkü hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturuyor. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması önemlidir. Günümüzde kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenleyerek kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. Yani hipertansiyonu kontrol altında tutmak, öncelikle erken tanıyla ve kişinin yaşam tarzı değişikliyle mümkün olabiliyor” ifadelerini kullandı.
Popüler Yazılar
- Kalp damarlarının incelemesind...
- Kadın sağlığını tehdit eden se...
- Güngör: “Kış aylarında boğaz a...
- Okullarda el, ayak, ağız hasta...
- Ağrılara doğal çözüm: Nöralter...
- AIDS hastalığı tüm dünyada hız...
- Safra kesesi taşları neden olu...
- Hamilelik belirtileri nelerdir...
- Akciğer kanserinin bir numaral...
- Boğaz kuruluğu neden olur? Boğ...